Biz Müslümanları dünya rahatından, ecnebileri ahiret saadetinden mahrum eden sır nedir?

🕒 11.07.2025 16:50 👁️ 108 görüntülenme ❤️ 4 beğeni

   İnsan için din-i hak, saadetin fihristesi, nübüvvet ise, bütün hayır ve kemalatın fezlekesi ve esasıdır.[1] Cenabı hak, insanı halk ederken kendi başıyla hakkı ve hakikati bulmaya aklı ve havsalası müsait değildir, ancak külli bir akıl ile adalet ve saadet temin edebilirler. Öyle bir akıl da ancak nübüvvettir.[2] Elbette ki Cenabı Hak; insanları delaletten hidayete, küfürden imana irşat için; din-i hakkı, nebiler eliyle rahmetiyle bize ulaştırmıştır. Nübüvvet beşerde zaruridir. Karıncayı emirsiz, arıları yasubsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşeri de şeriatsız ve nebisiz bırakmaz. Sırr-ı nizam-ı âlem, böyle ister elbette.[3]
   Beşeriyet tarihi karanlıktır. Her bir nebinin gelmesi, insaniyet açısından altın bir çağdır. Nebiler Risaletleriyle o karanlığı bertaraf edip yerine Nur ve saadet getirmişlerdir. Buna ittiba edenler ehli necattırlar. İttiba etmeyenler ise, ehl-i hasaret ve felakettirler.
   Müslümanlar, hayatlarını ancak din-i hakka tabi olmakla nizam altına alıp saadeti kazanırlar. Bu dünya kâfirlere terakki dünyası oluyorsa, Müslümanlara niçin tedenni dünyası olsun?[4]
   Cenabı Hak, iki çeşit kanun[5] vaz etmiştir. Her iki kanuna ittiba ile saadet-i dareyn kazanılır.
   1-Kâinatı ve içindeki her şeyi nizam ve intizam altına alan, irade sıfatından gelen tekvini emirler ve fıtrat kanunlarıdır. Bu tekvini emirlere itaat edenler dünya çarkları arasında ezilmez, dünyasını mamur eder, dünya saadetine nail olur. Bu çeşit kanunlara karşı itaat ve isyanın mükâfat ve cezası galiben dünyada görülür.[6]  Mesela; Sabrın mükâfatı zafer, tembelliğin cezası sefalet, çalışmanın neticesi servet, sebatın galibiyet ile mükâfatlandırılması gibi.
   2-Allah’ın Teşrii kanunlarıdır, Cenabı Hakk'ın kelam sıfatından gelen insanın efal ve ahvalini tanzim edip terbiye ederek nizam ve intizam altına alır. Bununla da imanını kâmil, ahlakını tehzip,  amelini salih edip ahiret saadetine nail olur. Bu kanunlara karşı itaat ve isyanın mükâfat ve cezanın ekseri ahirette verilir.[7]
   Soruda da geçtiği üzere Allah’ın Peygamberler vasıtasıyla insanların her iki cihanda saadetine vesile olacak nizamata uyanlar, saadet-i dareyn ile müşerref olmuşlardır. Uymayanlar ise her iki saadetten mahrum kalmışlardır. Tekvini emirleri ihmal eden dünya saadetinden mahrum kalır, teşri (dini) emirleri ihmal eden ahiret saadetinden mahrum kalır. Kemal-i mutlak her iki kanunlara yani tekvini ve teşrii (şer'i)kanunlara uyarak dareynde (her iki dünyada) saadeti temin etmektir. Asr-ı saadet bunun bir örneğidir.
   Kâfirler; Allah’ın tekvini emirlerine uyarak dünya hâkimiyetini ve saadetini elde ettiler. Adeta dünyayı kendilerine cennet eylediler. Ancak Allah’ın teşrii emirlerini ihmal ettiklerinden cehenneme müstahak oldular. Müslümanlar ise; Allah’ın tekvini emirlerini ihmal ettiğinden dolayı dünyayı kendileri için cehenneme çevirdiler. İslam coğrafyasındaki mezellet, rezalet ve tüm meşakkatler bunun neticesidir.
   Bediüzaman Yirminci Söz’de: “Kur’an-ı Hakîm, enbiyaları, insanın cemaatlerine terakkiyat-ı maneviye cihetinde birer pişdar ve imam gönderdiği gibi, yine insanların terakkiyat-ı maddiye suretinde dahi o enbiyanın her birisinin eline bazı harikalar verip, yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad etmiştir. Onlara mutlak olarak ittibaa emrediyor. İşte, enbiyaların manevî kemalâtını bahsetmekle insanları onlardan istifadeye teşvik ettiği gibi, mucizatlarından bahis dahi, onların nazirelerine yetişmeye ve taklitlerini yapmaya bir teşviki işmam ediyor. Hatta denilebilir ki, manevî kemalât gibi maddî kemalâtı ve harikaları dahi en evvel mucize eli nev-i beşere hediye etmiştir.” [8] açıklamasıyla her bir peygamber öğretisinin insana ahiret saadeti gibi, dünya saadetinin anahtarlarını da verdiğini ifade etmiştir. Bize düşen ise, peygamber öğretilerine iman ve amel etmektir. Kamil insan budur. Diğer bir tabirle dini ilimlerle medeni fenleri birleştirmek gerekir[9] ki, hakikatin tecellisi ile hem dünya hem de ahiret kurtulmuş olsun. Bir yandan ulum-u diniye ile dinin hakikatini öğrenerek onun ile amel etmek ve ahiret saadetini kazanmak, diğer taraftan da fünun-u medeniye ile dünyayı temin etmek. Sonuç ise; saadet-i dareyn (iki cihan saadeti). Mümin hiç ölmeyecek gibi dünyaya, yarın ölecek gibi ahiretine çalışandır.
    Bu zamanda i'la-yı kelimatullaha hizmet, maddeten terakkiye bağlı[10] ise, bu terakki de ancak tekvini emirlere itaat ile olacaktır. Elbette kuvvetin de bir hakk-ı hayatı vardır. Bediüzzaman’ın Hakikat Çekirdekleri Risalesinde ifade ettiği gibi, “Desatir-i hikmet, nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse, cumhur-u avamda müsmir olamaz.”[11] Müslümanların haklı olmaları ile beraber kuvvetli olmaları gerek, yoksa haklı olup, kuvvetsiz olursa, kimse hakkını vermez.
    Saadet-i Dareyni netice verecek olan yolun yolcuları olmak duasıyla Allah’a emanet olunuz.
 
Mahmut POLAT / 11.07.2025
 
[1] BSN, Zehra Yayıncılık, Mesnevi-i Nuriye, 179. s, https://zehra.com.tr
[2] BSN, Zehra Yayıncılık, İşaret’ül-İ’caz, 155. s, https://zehra.com.tr
[3] BSN, Zehra Yayıncılık, Sözler, 881, İçtimai Dersler, 391. s, https://zehra.com.tr
[4] BSN, Zehra Yayıncılık, İçtimai Dersler, 119. s, https://zehra.com.tr
[5] BSN, Zehra Yayıncılık, Mektubat, 643. s, https://zehra.com.tr
[6] BSN, Zehra Yayıncılık, Sözler, 915. s, https://zehra.com.tr
[7] BSN, Zehra Yayıncılık, Sözler, 914. s, https://zehra.com.tr
[8] BSN, Zehra Yayıncılık, Sözler, 308. s, https://zehra.com.tr
[9] BSN, Zehra Yayıncılık, İçtimai Dersler, 142. s, https://zehra.com.tr
[10] BSN, Zehra Yayıncılık, İçtimai Dersler, 48, 113, 563. s, https://zehra.com.tr
[11] BSN, Zehra Yayıncılık, Mektubat, 633. s, https://zehra.com.tr
Paylaş:

Yorum Yap

💬 Yorumlar
Henüz hiç yorum eklenmedi. İlk yorumu siz yapın!

Bu içerik faydalı oldu mu?